Ammaan neyse. Zaten benim her zaman mazaretim çoktur. İstersen yaparsın ama değil mi. Bahaneler, mazaretler engel olamaz. Bazıları öyle diyor. Kısmen doğru. Ama kısmen.
Benim ayarlarım bozuk aslında. Ne yazık ki Ömerim de bana çekmiş:( Tv de bir psikiyatr biraz bahsetmişti. Bazı insanlarda genetik bir durum varmış. Sürekli haz peşinde koşarlarmış. Hele bir de bu haz peşinde koşma durumu dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozuklu ile beraber olursa, bomba olurmuş. Ha ha hay! İşte bunlar küçük miktarlarda ben de var. Ama o küçük dediğim miktarlar etrafımdaki insanlara bakıp, onlarla kıyaslayınca küçük. Yoksa gayet de ayarları bozmaya yetecek miktarlar! Bazen çok zorlanıyorum günlük hayatın rutinlerini idame ettirmekte. Hadi eskiden idare ediyordum da iki çocukla zor oluyor gibi. Etrafımdaki insanlar son derece bilimsel (!) açıklaması olan bu duruma basitçe "nankörlük" deyiveriyor ve birçok zaman ben de onlara katılıyorum.Kısacası ; rahat beni dürtüyor!!!
Ne kadar ihtiyacım var bir arkadaşa. Rahatça konuşabileceğim, beni anlayabilecek birine ne kadar ihtiyacım var. M. anlıyor aslında, ya da anlıyordu. Yani eskiden, ben anne olmadan önce. Anlayışlıdır aslında ama şimdi benim bu sürekli ayarı bozuk halime bir de annelik eklenince iyice zor oldu anlaşılabilmem.
Anlaşılmak. Ne kadar ulaşılmaz, ne kadar zor, ne büyülü değil mi? Var elbette beni çok çok çok iyi anlayan, çok şükür ki biliyorum da O'nun varlığını ama sorun şu ki O, beni benden de iyi anladığı için ve ben de bir türlü "raziyye" olamadığım için hala bir beşer ümit etmekteyim beni anlayabilecek nitelikte.
Bana benzediğini düşündüm bu insanlar niye hep başka şehirlerde? Bak hala soru sormaktayım ki bu da "raziyye" ( "radiyye" de diyorlar), olamadığımın ispatı ki bir de "merdiyye" olacağım ben. Peh!!! Ama olacağım inşaAllah. Bütün bu hayat macerası boşuna değil ya. Bak şimdi kafamda neler uçuşuyor benim, toparlamaya çalışacağım şimdi madde madde yazacağım. Ama görüyor musun ne kadar hiperaktivite bozuğuyum, inanıyor musun şimdi bana.
1. Anlaşılmakla ilgili Kemal Sayar'ın "Yavaşla"sından bişey yazacaktım ama kitap nerde şuan bilmiyorum:) Kalkıp ararsam kafamdakiler kaçar. Bir de bu çıktı şimdi, eskiden böyle kaçmazdı kafamdakiler. Görüyor musun ne kadar dikkat eksiğiyim, inanıyor musun şimdi bana.
2.annenotları'nda okumuştum, ödülsüz cezasız çocuk yetiştirmek falan. Thomas Gordon diye bir adamın "Etkili anne baba eğitimi" diye bir yöntemi var -ki işe yarıyor, onu ayrıca anlatmam lazım-İşte bu yöntemde de aslolan karşıdakini anlamak ve kendni anlatabilmek. Yani adam işin sırrını çözmüş veriyor. Çocuğu an-la-ya-cak-sın ve kendi derdini an-la-ta-cak-sın. Bu kadar basit bunu haricinde bir niyetin çaban varsa işi yaramaz. Anlar ve anlatabilirsen çocuğunla iletişebilmiş olursun ki bu senide onu da ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlamak marifetiyle tatmin eder dolayısı ile de uyumlu ve mutlu olursunuz.
Az önce içerden bi öksürük sesi geldi Ömer sandım ama Zeynepmiş. Aaa! Zeynep. Kızım doğdu çok şükür. Onu bize emanet edene şükürler olsun. Emanetine hakkıyla muamele edebilmeyi nasip etsin. Kalkmışken "Yavaşla"yı da buldum;
"Anlatmak ve dinlemek yoluyla canlı olmanın, insan olmanın nasıl bir şey olduğunu kavrarız. İnsan, ötekinin yüzünü arayan bir varlık. Bir başkasında yankılanmak isteyen, içinin ışıklarını bir başkasının içine düşürmek isteyen bir varlık." Ve devam ediyor;
"Benliklerimiz sohbet olmaksızın bitmemiş ve tamamlanmamıştır. Sohbet ederek sadece karşımızdakini değil kendimizi de anlarız. Sohbet bize kendimiz olma imkanı verir.'Tek bir ses hiçbir şeyi çözmez, hiçbir sonuca ulaşmaz, hayat ve varlık için asgari olan, iki sestir."
Bak demek ki buraya yazmak günlük yazmaktan daha iyi. Demek ki çok normal bir beklenti şu anlaşılma meselesi. Koskoca psikiyatri profesörü de böyle dediğine göre:)
Daha çooook yazacaklarım ve yazasım var amma saat 03:31 diyor. İki çocuklu, daha doğrusu bir çocuk ve bir bebekli bir kadın için bu saatte bu işle uğraşmak çok büyük bir lüks. Allah ondan razı olsun ki kayınvalidem bizde de gündüz her işime yardımcı oluyor.
"Anlatmak ve dinlemek yoluyla canlı olmanın, insan olmanın nasıl bir şey olduğunu kavrarız. İnsan, ötekinin yüzünü arayan bir varlık. Bir başkasında yankılanmak isteyen, içinin ışıklarını bir başkasının içine düşürmek isteyen bir varlık." Ve devam ediyor;
"Benliklerimiz sohbet olmaksızın bitmemiş ve tamamlanmamıştır. Sohbet ederek sadece karşımızdakini değil kendimizi de anlarız. Sohbet bize kendimiz olma imkanı verir.'Tek bir ses hiçbir şeyi çözmez, hiçbir sonuca ulaşmaz, hayat ve varlık için asgari olan, iki sestir."
Bak demek ki buraya yazmak günlük yazmaktan daha iyi. Demek ki çok normal bir beklenti şu anlaşılma meselesi. Koskoca psikiyatri profesörü de böyle dediğine göre:)
Daha çooook yazacaklarım ve yazasım var amma saat 03:31 diyor. İki çocuklu, daha doğrusu bir çocuk ve bir bebekli bir kadın için bu saatte bu işle uğraşmak çok büyük bir lüks. Allah ondan razı olsun ki kayınvalidem bizde de gündüz her işime yardımcı oluyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder